Çorum Mercek Haber

“Çin’in Uygur halkına uyguladığı zulüm sona ermeli”

“Çin’in Uygur halkına uyguladığı zulüm sona ermeli”

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Çorum İl Başkanı Erol Celep, Çin’in kuzeybatısında yer alan ve resmi adı Şincan Uygur Özerk Bölgesi olan Doğu Türkistan’da, kökeni çok eskilere dayanan ulusal sorunun can yakmaya devam ettiğini ifade etti.

Celep, “Çin devletinin uygulamaları Uygur halkı ile Çin halkı arasına nefret ve düşmanlık tohumları ekmekte ve hakların kardeşliğinin önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Bu nedenle Uygur sorununun çözülmesi Çin işçi sınıfı açısından da önem taşımaktadır” dedi.

Erol Celep, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Çin’in kuzeybatısında yer alan ve resmi adı Şincan Uygur Özerk Bölgesi olan Doğu Türkistan’da, kökeni çok eskilere dayanan ulusal sorun can yakmaya devam ediyor.

Doğu Türkistan, 1,66 milyon kilometrekarelik yüzölçümü ve 22 milyonun üzerindeki nüfusuyla Çin’in en büyük özerk bölgesi durumunda. Nüfusun büyük çoğunluğunu Uygurlar oluştursa da Çin devletinin uyguladığı asimilasyon, doğum yasağı ve göç politikaları sonucu bölgede nüfus dengesi sürekli değişiyor. Uygur Türkleri, Çin’deki başka bölgelere göçe zorlanırken, ülkenin en kalabalık ulusu olan Han nüfusunun bu bölgedeki oranı artırılıyor. Bu uygulamaların sonunda, 1950’li yıllarda bölge nüfusunun %80’ini oluşturan Uygurlar, 2000 yılındaki nüfus sayımında %45’e kadar gerilemiştirler. Aradan geçen 14 yılda bu oranın daha da düştüğü biliniyor.

Uygurların yaşadığı Doğu Türkistan yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla, enerji yatırımlarıyla, geniş tarım imkânlarıyla Çin için vazgeçilmez bir konumda bulunuyor. Su ve rüzgâr enerjisi bakımından da zengin kaynaklara sahip olan bölgede yaklaşık 2 trilyon ton kömür, 21 milyar ton petrol, 10 trilyon metreküp doğalgaz rezervi bulunduğu tahmin ediliyor. Bunun yanında bölge, uranyum, altın ve bakır madenleri açısından da son derece zengin. Tüm Çin sınırları içinde keşfedilen 171 maden çeşidinden 138’i Doğu Türkistan’da bulunuyor. Sekiz Orta Asya devleti ile komşu olan, “Soğuk Savaş” yıllarında önemli bir tampon bölge olarak kullanılan Doğu Türkistan, Çin’in Orta Asya, Kafkasya ve Avrupa ile iletişimini ve ulaşımını sağlıyor.

Doğu Türkistan ulaşım, iletişim, doğal kaynaklar ve güvenlik açısından Çin için stratejik öneme sahip olmasının yanı sıra, adeta kölelik anlamına gelen istihdam politikaları nedeniyle de burjuvazi açısından büyük önem taşıyor. Uygur işçiler, bölgedeki madenlerde, tarım arazilerinde, sanayi işletmelerinde ucuz işgücü kaynağı olarak sömürülüyorlar. Çinli egemenler, bölgedeki işgücünü zorla Çin’in başka bölgelerine gönderiyor. Böylelikle Uygur nüfusu bölgede azaltılırken diğer bölgelere gönderilenler asimile ediliyor. Gittikleri eyaletlerde ucuza çalıştırılan ve kışkırtmalarla bölgede yaşayan halkın nefretine maruz bırakılan Uygurlar daha büyük acılara itiliyor.

Çin’de, başta Uygur halkı olmak üzere pek çok halk, inançlarını özgürce yaşayamıyor. Büyük çoğunluğu Müslüman olan Uygur halkı, dini inanışlarına yönelik baskı yüzünden Han halkı ile karşı karşıya getiriliyor. Uygurlar iş bulmak ve yaşamlarını sürdürebilmek için kendi dilleri yerine Çince öğrenmek ve bilmedikleri bölgelere giderek orada çalışmak zorunda kalıyorlar. Özellikle kız çocukları devlet tarafından yatılı okullara alınıyor ve asimile edilmeye çalışılıyor. Tüm bu uygulamalar yoksullukla birleştiğinde Uygur halkı tam bir çıkmaza itiliyor.

Çin dünyada en fazla idam cezasının verildiği ülke durumunda. Çin hükümetinin açıkladığı resmi rakamlara göre ülkede bir yılda uygulanan idam sayısı, dünyanın geri kalanındaki idamların üç katı kadar. Elbette idamlar sadece resmi rakamlara yansıtılanlarla sınırlı kalmıyor. Uluslararası Af Örgütü,  Çin hükümetine infaz edilen idamların sayısını açıklama çağrısında bulunmuş, ancak bu çağrı yanıt bulmamıştı. Ulusal kurtuluş mücadelesi verdikleri için terörist sayılan Uygurlar da bu idamlardan nasiplerini fazlasıyla alıyorlar. Hırsızlık, uyuşturucu kullanma gibi adli vakalar bile idamla cezalandırılırken, Çin egemenlerine karşı mücadele yürüten Uygurların idam edilmesi için çok fazla bahaneye gerek kalmıyor. İdam cezası için mahkemeler her zaman bir gerekçe buluyorlar. Zalim Çin egemenlerinin idam edilen insanların bedenlerini ailelerine teslim etmedikleri de biliniyor. Çünkü bu kişilerin organları, özellikle Japon simsarlara büyük paralar karşılığında satılıyor.

Doğu Türkistan’da işgalci Çin devleti tarafından halkın sağlığını son derece kötü etkileyecek şekilde nükleer denemeler yapılması da Uygur halkının nefretini körüklüyor. Bölgede gerçekleştirilen onlarca nükleer denemenin sonucunda yoksul Uygur işçi ve emekçiler çok ciddi sağlık problemleri ile karşı karşıya kalıyorlar. Sakat ve ölü doğumlar, kanser vakaları gün geçtikçe daha sık görülüyor. Çin devleti, haklı bir öfke ile nükleer denemelere tepki gösteren Uygurları en ağır şekilde cezalandırmaktan kaçınmıyor.

Çin devletinin uygulamaları Uygur halkı ile Çin halkı arasına nefret ve düşmanlık tohumları ekmekte ve hakların kardeşliğinin önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Bu nedenle Uygur sorununun çözülmesi Çin işçi sınıfı açısından da önem taşımaktadır. Bu sorunun köklü bir şekilde çözülmesi için Uygur halkının kendi kaderini tayin hakkı, bağımsızlık da dahil olmak üzere kayıtsız şartsız tanınmalı ve demokratik talepleri karşılanmalıdır.”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ