“Sorumlular hesap vermiyor, ihmal ve denetimsizlik öldürüyor”
Çorum Emek ve Demokrasi Platformu, kamu denetim mekanizmalarının güçlendirilmesini, işletmelerde güvenlik standartlarının arttırılmasını istedi.
Bolu Grand Kartal Otel’de çıkan yangında 78 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından kitlesel basın açıklaması düzenlendi.
78 kişinin ölümüne; rant, ihmal ve kâr düzeninin sebep olduğuna dikkati çeken Emek Platformu, ‘verecek tek bir canımız bile yok’ demek için Kadeş Barış Meydanında kitlesel basın açıklaması yaptı.
Çorum Emek ve Demokrasi Platformu adına bir açıklama yapan Eğitim Sen Şube Başkanı Kenan Sırma, “Bu gibi trajedilerden ders çıkarılması, yeni faciaların önlenmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Kamu kurumları, işletmeler ve denetim mekanizmaları bütünlüklü bir şekilde insan hayatını koruma sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi, yalnızca yasal değil, ahlaki bir zorunluluktur” dedi.
Sırma, Araştırmacı Gazeteci Yazar Uğur Mumcu’yu da katledilişinin 32. yılında saygıyla andıklarını bildirdi.
Kenan Sırma, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
SORUMLULAR HESAP VERMELİ
“21 Ocak Salı günü Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan bir tesiste çıkan yangında açıklandığı kadarıyla şu ana kadar 78 yurttaşımız yaşamını yitirmiş, çok sayıda yurttaşımız da yaralanmıştır. Çorum Emek ve Demokrasi Platformu olarak bu elim olayda hayatını kaybedenlerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Öncelikle ahşap malzemeden yapılı yanıcı madde ile döşenmiş, yangın merdiveninin olup olmadığının bile tartışmalı halde olduğu, en son ne zaman, kim tarafından denetlendiği belli olmayan bir yapıda göz göre göre yaşananların kader değil, katliam olduğunu belirtiyor; maden ocaklarında, yurtlarda, orman yangınlarında, işçi cinayetlerinde ve depremlerin sonucunda sayısız defa tanık olduğumuz üzere ilk iş olarak yayın yasağı getirilmesinin ve devletin tüm yetkililerin sorumluluktan kaçmaya çalışmasının gerçeklerin üzerini kapatmaya yönelik olduğunun altını çiziyoruz.
KAPİTALİST SİSTEMİN KANLI YÜZÜ…
Yaşanan can kayıplarının sorumlularının başta siyasal iktidarın rant ve talana dayalı neoliberal politikaları ile cezasızlık ve kuralsızlık politikası olduğu ortadayken, devlet kurumlarının, organlarının nasıl da işlevsizleştirildiği, nitelikten uzaklaştırıldığı, kamu hizmetlerinin piyasaya açılmasının nasıl ölümcül sonuçlar doğurduğunu yangın sonrasında en acı haliyle görüyoruz. Bu tür felaketler ne bir kaderdir ne de bir tesadüf. Bunlar, kâr hırsıyla hareket eden sermaye sınıfının ve onu denetlemekten bilerek kaçınan siyasal iktidarın yarattığı yapısal bir sorun, kapitalist sistemin kanlı yüzüdür.
Öyle ki; kamuoyuna ihmallere ilişkin bilgi vermekle görevli resmi makamlar, iktidar partisinin kabine toplantısı bitmeden bir açıklama dahi yapamamış, İçişleri Bakanlığı ancak akşam saatlerinde yangının söndürüldüğünü ve kimlik tespitinin sürdüğünü açıklamıştır. Bu noktada gerçek sorumluların denetim görevini yapmayan kurum ve kuruluşlar ile yurttaşların can güvenliğini hiçe sayan, kar hırsıyla güvenlik tedbirlerini almaktan imtina eden sermaye sahipleri olduğu, devleti şirket gibi yönetmekle övünenlerin, devletin denetim görevini şirketlere devredenlerin, ne kadar sorumluluktan kaçmaya çalışsalar da bu ihmaller zincirinin ana halkasını oluşturduğu bir kez daha açığa çıkmıştır.
GÜVENLİ BİR YAŞAM HAKKI, HER BİR
YURTTAŞIN EN TEMEL HAKKIDIR
Bu gibi trajedilerden ders çıkarılması, yeni faciaların önlenmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Kamu kurumları, işletmeler ve denetim mekanizmaları bütünlüklü bir şekilde insan hayatını koruma sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi, yalnızca yasal değil, ahlaki bir zorunluluktur. Kamusal denetimin şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve tüm süreçlerin kamuoyuyla paylaşılması, yaşam hakkı ve güvenin yeniden tesis edilmesi açısından hayati önemdedir.
Güvenli bir yaşam hakkı, her bir yurttaşın en temel hakkıdır. Bu hak, sorumluluk sahibi tüm kurumlar tarafından korunmalıdır.
Yaşam hakkının öncelikli olduğu, kamusal güvenliğin esas alındığı bir düzeni hep birlikte inşa edebiliriz. Bugün mücadele etmek, gelecekte benzer acıların yaşanmasını önlemenin en önemli yoludur.
ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜN ÜRÜNÜ…
Yaşanan felaket, yalnızca bir tesiste değil, bu düzenin her bir köşesinde süregelen çürümüşlüğün bir ürünüdür. Bu çürümüşlüğü değiştirmek, örgütlü mücadeleyle mümkündür.
Benzer faciaların yaşanmaması için çağrımızdır:
Kamu denetim mekanizmaları güçlendirilmeli,
İşletmelerde güvenlik standartları arttırılmalı,
Acil durum önlemleri düzenli olarak denetlenmeli ve uygulamaya konulmalı,
Güvenlik tedbirlerine ilişkin farkındalık çalışmaları arttırılmalıdır.
Çorum Emek ve Demokrasi Platformu olarak tekrardan hayatını kaybedenlerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Tüm ülkemizi yasa boğan bu acı olayın takipçisi olacağımızı, tüm sorumlular yargı önünde gerekli cezayı alana kadar mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz!
UĞUR MUMCU’YA ANMA
Bugün 24 Ocak
Katledilişinin 32. yılında Uğur Mumcu’yu saygıyla anıyoruz!
Karanlık güçlere karşı eşit, özgür, laik ve demokratik bir Türkiye için mücadele eden, bu yolda canını veren Uğur Mumcu’yu ve ilkelerinden taviz vermedikleri için öldürülen bütün basın emekçilerini, bilim insanlarını ve aydınlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.”
Basın açıklamasına; Emek Partisi İl Başkanı Muharrem Özünel, CHP İl Genel Meclisi Üyesi Veli Uysal, bazı CHP ve Emek Partili yöneticiler ile Emek Platformu bileşenleri katıldı.