Çorum Mercek Haber

“Darbeyi ne unutur, ne de affederiz”

“Darbeyi ne unutur, ne de affederiz”

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü, DİSK Çorum İl Temsilcisi Hikmet Aydın, askeri, sivil her türlü darbeye karşı olduklarını belirterek, 12 Eylül darbesinin üzerinden 39 yıl geçmesine rağmen bir arpa boyu yol alınamadığına dikkati çekti.

Aydın, “Bugün, halkın büyük çoğunluğunun yoksulluk ve sefalet içinde yaşadığı, özgürlüklerinin kısıtlandığı, anayasa ve uluslararası sözleşmelerden doğan hakların askıya alındığı, gençlerin gelecek umutlarının yok edildiği, kamu emekçilerinin hukuksuz ve keyfi olarak açığa alınıp, işten atıldığı, ülkemizin siyasi, ekonomik ve askeri bakımından emperyalizme daha da bağımlı olduğu, gericiliğin toplumsal alanı kuşattığı bir ülkede yaşıyorsak, bu 12 Eylül ile birlikte kurulan ve bugün AKP iktidarıyla devam eden yeni sömürü düzeninin bir sonucudur” dedi.

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu, 12 Eylül Askeri Darbesinin 39. yıldönümü nedeniyle Eğitim Sen şube binası karşısında basın açıklaması yaptı.

Platform adına konuşan DİSK Çorum İl Temsilcisi Hikmet Aydın, şunları söyledi:

“12 EYLÜL’DEN GÜNÜMÜZE BİR ARPA BOYU YOL ALINAMADI!”

“Emperyalizmin ve sermayenin çıkarları doğrultusunda, finans kapitalin ve uluslararası tekellerin ihtiyaçlarını esas alan neo liberal politikaların rahatça uygulanması için toplumsal muhalefete, emekçilere karşı gerçekleştirilen 12 Eylül faşist darbesinin üzerinden 39 yıl geçti.

Her yıl darbenin bilançosunu yeniden hatırladık, hatırlattık. İdam sehpalarına yollanan gençlerimizi andık, YÖK eliyle üniversitelerimizin nasıl karanlığa terk edildiğini, aydın, üretken beyinlerin yurt dışına nasıl kaçırtıldığına hayıflandık. “Ülke elden gidiyor” gerekçesine sığınan darbecilerin ülkenin kaynaklarını uluslararası sermayeye peşkeş çektiğini, yolsuzluk ve rüşvet çarkının sistemin gövdesini oluşturduğunu, eğitim sisteminin gerici ülkelerin finanse ettiği Türk/İslam sentezci laiklik karşıtı müfredatla donatıldığını 12 Eylül’ün yıldönümü nedeniyle bir kez daha hatırladık.

Göstermelik duruşmalarla 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerden hesap sorulmasının nasıl engellenmek istendiğine tanık olduk.

MUHALİFLERE KARŞI ADETA DÜŞMAN HUKUKU İŞLETİLMİŞTİR

12 Eylül’ün hesabı sorulmadığı ve sorumluları cezalandırılmadığı için, ülkemiz 15 Temmuz’da “Yeşil Kuşak Projesi” çerçevesinde devlet fideliğinde büyütülen güçlerin organize ettiği yeni bir askeri darbe ile karşı karşıya kalmıştır. “Ne istediyse verilen”, devletin tüm kurumlarında kadrolaşmasının önü açılan cemaat, ikili iktidara son verip tek başına iktidar olma amacıyla darbe girişiminde bulunmuştur. 15 Temmuz darbe girişimi en sistematiği AKP Hükümetleri döneminde olmak üzere bir kez daha devlet kurumları içerisinde beslenmiş, halklarımıza ve emekçilere karşı gerçekleştirilmek istenmiştir. Darbe girişimine hazırlıklı olan AKP, emekçilerin ve halklarımızın darbe karşıtı pozisyon almasını da değerlendirerek darbe girişimini bir lütuf olarak görmüştür. AKP 15 Temmuz darbe girişimini kendi otoriter-totaliter, tekçi, mezhepçi, dayatmacı, toplumu kutuplaştırıcı bir siyaset ile başkanlık sistemini inşa etmek için bir fırsat olarak kullanmaya çalışmıştır. Fiili tek adam rejimi kurumsallaştırılmış, parlamenter rejim özü itibariyle sona erdirilmiş, tek adama göre uyarlanmış, Türkiye tipi başkanlık rejimi yürürlüğe sokulmuştur. 15 Temmuz’dan bu yana on binlerce kamu emekçisi ihraç edilmiştir. Aralarında sendikaların da olduğu onlarca kurum, dernek, gazete, vakıf kapatılmış, yüzbinlerce insanın pasaportuna el konulmuş, tedavi olmaları dahi engellenmiştir. 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen ve iki yıl sonrasında sona ermesine rağmen fiilen devam eden OHAL uygulamalarıyla, KHK’larla, torba yasalarla, genelgelerle her türlü demokratik hakkın kullanımı ortadan kaldırılmış, muhalif tüm kesimlere karşı adeta düşman hukuku işletilmiştir.

DARBE MEKANİĞİ DEVAM EDİYOR!

Muhalif kesimlere yönelik kitlesel gözaltı, tutuklamalar, yargı eliyle açılan davalar ve verilen cezalar, 31 Mart ve 23 Haziran yerel seçimleri sürecinde yaşananlar ve Diyarbakır, Van, Mardin Büyükşehir belediyelerine kayyum atanmasıyla devam eden uygulamalar biri biten yenisi için hazırlık yapılan sistematik bir sivil darbeler süreci ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

Temel hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda 12 Eylül faşist cuntasının anayasasının dahi rafa kaldırıldığı, bir “anayasasızlık” döneminden geçmekteyiz.

AKP+MHP ittifakının anti-demokratik, tekçi, otoriter, laiklik ve emek karşıtı faşizan uygulamaları 12 Eylül ve sonrası iktidarların devamı niteliğindedir. İçte ve dışta uyguladığı savaş politikaları ile ülkeyi tam bir cehenneme çeviren AKP iktidarı, Kürt sorununun demokratik, barışçıl ve diyaloga dayalı siyasal çözümü yerine bir kez daha silaha, çatışmalara, kayyum politikalarına sarılmıştır.

İşçilerin ve emekçilerin kazanılmış haklarını bir bir ortadan kaldıran 12 Eylül zihniyeti bugün AKP iktidarında da işçilerin ve emekçilerin yaşamlarını cendereye almış, açlık ve yoksulluk içerisinde bir yaşamı onlara reva görmüştür. Emek örgütlerine yönelik her türlü baskıyı hayata geçirirken Yandaş Konfederasyonlar eliyle emekçilerin hak ve özgürlüklerini sermayeye peşkeş çeken AKP iktidarı, 2019 yılında yeni satış sözleşmeleriyle ekonomik krizin faturasını emekçilere çıkartmış, sermayeye bir kez daha can simidi atmıştır.

Bugün, halkın büyük çoğunluğunun yoksulluk ve sefalet içinde yaşadığı, özgürlüklerinin kısıtlandığı, anayasa ve uluslararası sözleşmelerden doğan hakların askıya alındığı, gençlerin gelecek umutlarının yok edildiği, kamu emekçilerinin hukuksuz ve keyfi olarak açığa alınıp, işten atıldığı, ülkemizin siyasi, ekonomik ve askeri bakımından emperyalizme daha da bağımlı olduğu, gericiliğin toplumsal alanı kuşattığı bir ülkede yaşıyorsak, bu 12 Eylül ile birlikte kurulan ve bugün AKP iktidarıyla devam eden yeni sömürü düzeninin bir sonucudur.

Darbelerle hesaplaşmanın sivil darbe heveslilerince değil ancak ve ancak demokrasi güçleri eliyle gerçekleştirilebileceğini bir kez daha deneyimledik! 12 Eylül’ün 39 yıldır sürdürülen karanlığında AKP darbesi ile şiddetlenen, tüm saldırıları geriletmeye, barışı egemen kılmaya dönük laik, demokratik bir ülke bir arada özgürce yaşamak ve eşit yurttaşlık talepleriyle, yeni bir demokratik anayasayı hayata geçirinceye dek toplumsal muhalefetin tüm unsurlarıyla birlikte ortak mücadeleyi esas almaya devam edeceğiz. Kahrolsun 12 Eylül faşist darbesi! Faşizme ve darbelere hayır! Yaşasın emek, demokrasi ve barış mücadelemiz!”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ