Çorum Mercek Haber

Bolluk ve bereketin simgesi: Aşure

Bolluk ve bereketin simgesi: Aşure

Kutsal Muharrem ayı nedeniyle aşure kazanları kaynamaya başladı.

Muharrem ayının geleneği aşure çorbası, bolluk ve bereketin simgesi olduğu gibi sağlık açısından da oldukça faydalı.

Aşure ayı olarak da bilinen Muharrem ayı geldiğinde, evlerde aşureler kazan kazan pişirilmeye başlar. Aşurenin pişen eve bolluk ve bereket getirdiğine inanılır.

En az 10 farklı besinin karıştırılması ile hazırlanan aşurenin faydaları da saymakla bitmiyor. Aşure içindeki kurubaklagiller ve tahıllar sayesinde bolca bitkisel protein içerir, temel amino asitler için mükemmel kaynak olmakla birlikte kolesterol barındırmaz.

Türk halk geleneğinde önemli bir yeri olan aşure, yüz yıllardır muharrem ayı içinde yapılarak komşulara ve akrabalara dağıtılıyor. İçeriğindeki zengin besinlerle sağlık için de oldukça faydalı olan aşure, Muharrem ayının 10. gününden itibaren yapılmaya başlanıyor.

Muharrem ayının simgesi, beraberlik, bolluk ve bereket yayan aşure, tencerelerde kaynamaya başladı. Buğday, nohut, fasulye, incir, nar, elma, üzüm, tarçın ve şeker gibi malzemelerden oluşan aşurenin yapımı yörelere göre farklılık gösterebiliyor. Kimileri gelenekleri gereği bal, kimileri malzemenin çeşitliliğini arttırmak için elma ve portakal kabuğu kullanıyor.

AŞURE KAÇ MALZEMEYLE OLMALI?

Geleneksel tarife göre aşure, tahıl, baklagiller, meyve ve tohumlardan oluşan 41 çeşit malzeme içermeli. Bazı kişiler, “12 İmam”ı simgelemesi açısından aşureye 12 çeşit malzeme katar.

En önemli malzemesi buğday olan aşurenin malzemeleri bölgelere, bazen de kişisel zevklere göre değişiklik gösteriyor. Beyaz fasulye, nohut, kuru bakla ve kuru börülce de konuyor. Bazıları buğday yerine pirinç, şeker yerine pekmez kullanıyor, sakız, anason katanlar bile var. Üzeri kavrulmuş susam, badem, fındık, ceviz, kuş üzümü, nar ve karanfil taneleriyle süslenen bu nefis tatlı, bölgeden bölgeye, hatta aileden aileye farklılık gösteriyor. 41 çeşit malzemenin teminindeki zorluk nedeniyle daha az malzemeyle de yapılabiliyor. Bu durumda tüm besinlerin özü olduklarına inanıldığı için bir tutam tuz, biraz bal ve bir miktar sütün bütün eksikleri tamamladığına inanılıyor.

Aslında aşure tarifinde standart bir malzeme listesi yoktur. Belli başlı bakliyatlar ve kuruyemişlerle çoğu taze ve kuru meyveler aşure yapılışında kullanılabilir. Yeter ki aşure malzemelerini seçerken kaliteli ve taze olmalarına özen gösterin.

Aşure ayının denk geldiği mevsime göre; nar, portakal, erik, üzüm gibi meyveleri katmak mümkün.

Buğday, kuru fasulye, nohut, bulgur, pirinç, kuru kayısı, kuru incir, kuru üzüm, şeker, karanfil ve su ile pişirip; üzerini de fındık, ceviz, nar ve tarçın ile süsleyebilirsiniz.

AŞURE NASIL HAZIRLANIR

Tüm bakliyatları hazır haşlanmış olarak temin etmektense evde bir gün önceden suda bekleterek kendiniz hazırlayın.

Suda beklettiğiniz bakliyatları mutlaka süzmeli, her birini ayrı tencerelerde içme suyu kalitesine sahip su ile orta ateşte kaynatmalısınız.

Kuru fasulye ve nohudun haşlama suyunu iyi süzerseniz aşureniz daha sonradan midenizi rahatsız etmez.

Tüm malzemeler tek bir tencerede birleştirileceği için en büyük boy tencerenizi seçmelisiniz.

Aşureye kıvamını verecek en önemli malzeme buğday olduğundan tencerede ilk buğday kaynatılmaya başlanmalıdır.

Kuru incir ve üzümü kısa süre haşlayıp renkli sularını süzdükten sonra aşureye eklemelisiniz.

Daha sonradan aşırı katılaşmaması için aşure kıvamını pişirirken çok koyu tutmamalısınız.

Lezzet vermesi için kullanacağınız gül suyunun doğal olanlarını tercih etmenizi öneririz.

Pişirme sırasında kabuk tarçın eklediyseniz aşureyi ateşten alınca hemen çıkarmalısınız.

Aşure renginin koyulaşmaması için cevizi aşurenin içerisine değil üzerine serpmelisiniz.

Şeker kullanmak istemeyenler için de bir önerimiz var: Şeker yerine pekmez ya da bal kullanmanın aşureyi ne kadar hafifleştirdiğine inanamayacaksınız.

AŞURENİN FAYDALARI SAYMAKLA BİTMİYOR

Uzmanlar, her yıl Muharrem ayında yapılan aşurenin çocuklar ve enerji ihtiyacı olanlar için önemli bir besin kaynağı olduğunu söyledi.

Uzmanlar, Muharrem ayında zengin malzemelerle yapılan aşurenin sağlık için çok faydalı bir tatlı olduğunu belirtti.

Aşurenin içinde bulunan vitaminler, mineraller ve protein nedeniyle özellikle çocuklar ve enerjiye ihtiyacı olan kişiler için önemli bir besin kaynağı olduğunu, yılda sadece bir ay değil, daha sık yapılarak dengeli bir şekilde tüketilmesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, içeriğinde ortalama 15 çeşit tahıl, kuru ve yaş meyve, kurubaklagil, yağlı tohum çeşitleri içeren aşurenin bu çeşitliliği sayesinde vitamin ve mineral deposu olduğunu söyledi.

ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNDE ÖNEMLİ

Aşure hem yüksek enerjisiyle hem de vitamin-mineral yoğunluğu ve çeşitliliğiyle çocuklarda zeka gelişimi artırıyor ve gelişimine destek oluyor.

Özellikle çocukların gelişim döneminde fazla miktarda enerji tükettiğine dikkat çeken uzmanlar, bu eksikliğin giderilmesi konusunda yüksek enerji içeren ve içinde tahıl ve şeker olduğu için fazla miktarda kalori olan aşurenin, çocukların gelişiminde önemli bir yere sahip olduğunu ifade etti. Uzmanlar, aşurenin enerjiye ihtiyacı olan çocuklar, gelişme dönemindeki ve günlük enerji ihtiyacı yüksek kişiler için çok iyi ve dengeli bir enerji kaynağı olduğunu belirterek, “Çoğumuzun severek yediği aşure pek çok hastalığın da önleyicisi konumunda” ifadesini kullandı.

1 kase aşurede 400 kcal kalori bulunduğunu belirten uzmanlar, diyet yapan ve kilo almaya eğimli kişiler için yarım kase tüketilmesinin faydalı olacağını kaydetti.

Aşure yapılırken şeker yerine bal veya pekmez konularak yapılırsa kalorisi azaltılmış olur.

Bol posa içerir, baklagil, incir, kuru kayısı gibi barsak hareketlerini hızlandıran besinler bulunduğu için kabızlık, hazımsızlık gibi problemlere iyi gelir.

Hayvansal yağ- kolesterol içermez; tamamen tahıl, kurubaklagil ve meyveden hazırlandığı için hiçbir şekilde hayvansal yağ-kolesterol içermez. İçeriğine katılan tüm besleyici malzemeler sayesinde aşurede B2, B1, C, A vitamininin yanı sıra bol miktarda demir, çinko, fosfor, kalsiyum ve sodyum vardır. İçinde fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar bulunur. Fındık, ceviz Q-3 başta olmak üzere demir, kalsiyum, E vitamini ve B grubu vitaminleri içerir. Bu yüzden özellikle kalp hastalıklarına yararlı besin öğeleri içerir.

Bitkisel protein içerir; nohut, kuru fasulye, bakla, fındık gibi. Bitkisel protein çocuklar ve yaşlılar için önemlidir. C vitamini içerir. İçeriğinde incir, kayısı, nar ve portakal gibi meyveler olduğu için bol C vitamini ve posa içerir. Zihin yorgunluğuna, kalp hastalıklarına, cilt lekelerine iyi gelmekte ve anne sütünü artırmaya da yardımcı olmaktadır.

SADECE MUHARREM AYINDA DEĞİL, HER ZAMAN TÜKETİLMELİ

Aşure, aynı zamanda bir şifa kaynağı ve pek çok hastalığın önleyicisi. Bitkisel protein açısından zengin olan ve yüksek lif içeren aşurenin bağışıklık sisteminden kalp ve damar sağlığına dek birçok faydası bulunuyor.

Neredeyse tüm bitkisel besin gruplarını içeren aşure vitamin, mineral yoğunluğu ve antioksidan kapasitesi yüksek bir tatlı. Meyvelerden antioksidan etki gösteren A C, E vitaminlerini, buğday ve yarma gibi tahıllardan B grubu vitaminleri ve çinko, demir gibi mineralleri, yağlı tohumlardan ise E vitamini ve anti inflamatuar etki gösteren omega 3 yağ asitlerini içeriyor. Özellikle içinde bulunduğumuz sonbahar aylarında sıkça rastlanan gribal enfeksiyonlara karşı bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve vücut direncini arttırıyor.

Emziren annelerin dengeli ve sağlıklı beslenmeleri süt kalitesini artırıyor. Aşure, emziren annelere süt artırmada yardımcı olacak bir besin kaynağıdır.

Buğday yarma gibi tahıllar ve ceviz, fındık, Antep fıstığı gibi yağlı tohumlar, kuru incir posa açısından oldukça zengin besinler… Aşure içerdiği çözünmez posa ile bağırsak hareketlerini düzenleyerek kabızlıktan korunmayı sağlıyor ve bağırsak kanserlerine yakalanma riskini de düşürüyor.

B grubu vitaminleri yeterli düzeyde almak ve omega 3 yağ asitlerinden yararlanmak depresyon riskini azaltıyor. B grubu vitaminlerinin birçoğunu içerdiği kuru baklagiller, buğday ve kuruyemişlerle sağlayan aşure pozitif ruh haline de katkı sağlıyor.

Aşure, sadece Muharrem ayında değil, her mevsim, her ay tüketilmeli.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 2 YORUM
  1. Ali imran Sabıroğlu dedi ki:

    HÜSEYNÎ AŞURA
    Dr. Ömer Uluçay

    Tarihte iki Aşura vardır: Birisi semavî dinlerin aşuresi, diğeri de İslamın/Hz.Hüseyin’in aşuresi.

    ‘Semavî Aşura’, İslâmiyet’ten önce de var olan ve Müslümanlarca da mübarek kabul edilip kutlanan, sevinçli olayların vuku bulduğu bir gündür.

    ‘Hüseynî Aşura’ günü, yas/matem günüdür (680). Hazreti Peygamberin torununun ve beraberindeki 72 kişinin şehit edildiği gündür. Hazreti Hüseyin’in kafasının kesilip, Şam’da Emevi Halifesi Yezid’e gönderildiği gündür. Açıkta bırakılmış şehit cenazelerinin bir gün sonra defnedildiği gündür.

    Aşura günü, Hazreti Hüseyin’in başsız gövdesinin Kerbelâ’da gömüldüğü gündür. Celâl Abbas’ın kollarının kesilip katledildiği gündür. Hür Şehidin öldürülüp, kafası kesilmeden ayrı bir yere defnedildiği gündür.

    Kerbelâ Şehitlerine hürmeten oruç ve yas tutuyoruz, biz bugünü anıyor ve inanca sadakatimizi yeniliyoruz, yineliyoruz. Şehitlerin ruhlarına dualar ediyoruz. Hazreti Zeynep’in abisi Hazreti Hüseyin’in yerine konuştuğunu ve Kerbelâ davasını ölümsüz kıldığını anıyoruz.

    Barış içinde birlikte yaşamayı şart ve farklılıkları hak görüp aşure pişiriyoruz, dağıtıyoruz. Fikrimizi zikrimizi aşure ile gösteriyoruz.
    Dualarımızın Allah indinde kabul ve makbul olsun istiyoruz, bekliyoruz. Bilenleri davet ediyor ve onlardan öğreniyoruz. Başka tarihlerde ve farklı coğrafyalarda vuku bulmuş katliamları kınıyoruz.

    Sorumluları, yönetenleri, Pir Sultan’ın deyişine davet ediyoruz: “Senlik benlik etmesinler/ dünya dardır demesinler”.

    ‘Semavî Aşura’ günü dinlerin esatiri edebiyatı oluşturulan ortak noktasıdır mutlu şeylerle sembolize edilir, iyidir.

    ‘Hüseyinî Aşura’ günü, Hak için yola düşenlerin ve bu yolda canbaş feda edenlerin günüdür. Mazlumun zalime direnme günüdür. Zalimin gücüne karşı, mahkûm teslim olmadan, bilinçli/şuurlu olarak şehadeti tercih günüdür. “Ölmek var zalime teslim olmak yoktur” diyenlerin günüdür.
    Biz bugünün yasını/ matemini, üzüntüsünü ve bugünün direniş ruhunu yaşıyoruz.
    *
    Aşure mübarektir.
    Peygamberler tarihinde, dinlerin efsanelerinde, mitoloji ve esatirinde; Muharrem ayının 10. gününde birçok mutlu olayın vuku bulduğu bildirilmektedir:
    1. Hz. Musa, Aşura gününde denizi yarmış ve onu takip eden Firavun ordusu sulara gömülmüştür.
    2. Hz. Nuh’un gemisi, Aşura günü Cudi dağında karaya oturmuştur.
    3. Hz. Yunus, Aşura günü balığın karnından çıkmıştır.
    4. Hz. Âdem’in tevbesi Âşura günü kabul edilmiştir.
    5. Hz. Yusuf, Aşura günü kardeşlerinin attığı kuyudan çıkarılmıştır.
    6. Hz. İsa, Aşura günü doğmuş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
    7. Hz. Davud’un tevbesi, Aşura günü kabul edilmiştir.
    8. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail Aşura günü doğmuştur.
    9. Hz. Yakub’un gözleri bu günde açılmıştır(oğlu Yusuf’un hasretinden kör olmuştu).
    10. Hz. Eyyûb’un hastalığı, Aşura günü şifa bulmuştur.
    *
    Kavgaları bitirmek, barış ortamında birlikte yaşamak için dinler, inançlar ve bunları yaşayan kavimler, ortak akılda birleşip, bir günü tespit edip kutladılar. İşte bugün, Kameri Takvimde Muharrem Ayı’nın 10. günüdür(aşure Arapça 10 demektir). Çeşitliliğin birlikteliğini gösterecek bir tatlı yaptılar ve Muharrem Ayı’nın 10. gününe atfen adına “aşure” dediler. İnsanlar asırlarca bunu, bir sevinç ve bayram günü olarak kutlaya geldiler.
    Aşurede herkes hükmü kadar, cürmü kadar, sayısı kadar vardır ve kendisidir.

    Aşure, çeşitlerin birlikte bir desen olmasıdır, birlikte yaşayıp tatlı bir hayat sürmesidir.

    Aşure, haklara sahip kavimlerin, insanların barış içinde yaşamasıdır.

    Elbette ki, ‘aşure muhallebi değildir’.
    *
    Rabbilalemin buyuruyor ki; ‘ben isteseydim, herkesi bir renkte, bir dinde, bir dilde yaratırdım. Ama farklı dillerde, farklı inançlarda, farklı coğrafyalarda, farklı kültürlerde yaratıp, kavimlere, gruplara ayırdım ki daha iyi anlaşabilsinler'(Hucurat suresi,13).

    Aşure, kısa çöpün de hak sahibi olduğu ve korunduğu bir düzendir.

    Aşure, adalet isteğidir, adil yönetim isteğidir, kuvvetin değil hakkın üstün geldiği bir düzenin işareti ve nimetidir.

    Hazreti Muhammed’in hicret ettiği (622) Medine’de yaptığı sözleşme (Medine Sözleşmesi) bir aşuredir. İslâm ümmeti bir aşuradır.”Dinde zorlama yoktur”(la ikrahe fiddin).
    Ama zalimler, bunu kendi düzenlerine döndürdüler.

    İslâm tek’tir. Müslümanlar ise çeşitli ve farklıdır. Her bir Müslüman grup, kendi tercihlerine göre bir uygulama içindedir. Birinin diğerini suçlayıp dışlaması zaiddir, yanlış ve haksızdır.
    Birlikte yaşamak esastır, din ve vicdan hürriyeti vardır, korunacaktır.

    Tarihten bildiğimiz ve yaşayarak gördüğümüz ise apayrı bir şeydir. İnsan toplumlarının zorlanarak, yönetenlerin din ve inanç tercihlerini kabul ve uygulamaya mecbur bırakıldıklarını görmekteyiz. Modern çağın tüm teknik olanaklarıyla, bu yönde çaba sarf edilmektedir. Şahısların rızalarıyla din ve inançların tercih etmeleri yerine, emre itaat etmeleri istenmektedir, itaatten geçtik ‘teslimiyet, istenmektedir.

    Oysaki insan, sadece Rabbilalemin’in kuludur. İnsan, ‘Allah’ın kulu’ olunca, kendi aralarında; servet, cinsiyet, varlık, renk, bilgi, şan-şeref, güzellik gibi farklar/unsurlar dikkate alınmadan geçersiz kalmakta, ‘varlık’ olarak eşit duruma gelmektedir.
    Evet. Herkes Allah’ın kuludur, ‘kulun kula kulluğu’ diye bir şey yoktur, olmaz, olamaz.”Yok edin kula kulluğunu/ Bu davet bizim”.
    Ne yazık ki bunu, saklı bir vaziyette, dinden inançtan bir farz olarak gösterdiler ve insanları buna zorlamaktadırlar. Ama nafiledir nafile…

    Yöneticilerinin tercihine göre din-inanç seçmeyenler; “muhalif, fasık, batıl, batın, hain, rafizi, ışki, sapkın” denilerek takip edilmiş, tehdit, sürgün ve katliamlara maruz kalmışlardır. Yani, “ya uyacaksın, ya gideceksin yahut öleceksin” denilmiştir.
    Bu bir çatışmadır, devam etmektedir. Bu dayatma, insanlık tarihine, insan haklarına muhalefettir. Belki de bu çatışma tarih çarkını döndürmektedir.
    *
    HÜSEYNÎ AŞURA, ne yazık ki gerçektir, insanlığa bir ibrettir. Tarihte buna benzer başka katliamlar da vardır.

    Ve diyelim Allah Allah!
    Serdar-ı Şüheda, Şah-ı Şehidan Hazreti Hüseyin’dir.
    Rıza, tevekkül ve teslimiyet ile bugünün anlamını kavrayan canlara Aşk olsun!
    Şehit ruhları için gözyaşı dökenler, nar-ı cehennem görmesin. Hak; yönetenlere akıl, izan, marifet ve adalet nasip eylesin. Milletleri, insanları, kavimleri, kardeşleri, baskı ve zulüm altında tutmasın.
    Hak, namerde muhtaç eylemesin, helâl lokmaya haram katmasın. Helâl lokmayı bir iken, bin eylesin. Hayırlı evlâtlar nasip eylesin.
    Yoldan giden yol oğludur. Hak, onu korusun, var ve daim eylesin. Yol, yolcunundur. Yolcunun hali, yola uysa gerektir. “Hatır kalsın, yol kalmasın”.
    Gerçeğe Hü! Mümine ya Ali!
    Medet Mürvet ya Hüseyin!
    Allah eyvallah!

    1. Ali imran Sabıroğlu dedi ki:

      Aleviler Muharrrem ayının 12. Gününden sonra yası matem orucunu bitirdikten sonra, 12 imamlardan imam zeynal abidin in hayatta olmasına ahten kaynatılıp dagıtılan aşure dir. 10. Gün ile karıştırmayalım. imam Hüseyin in başının bedenden ayrıldığı birgünde alevilerin o gün ile bağdaştırılıp aşure pişirdiklerinin ifade edilmesi doğru değildir.

BİR YORUM YAZ