SIFIR KİLOMETRE

Sizin hiç sıfır kilometre bir aşkınız oldu mu? Onu her görüşünüzde kalbiniz hızla çarpıp, elinizi-ayağınızı nereye koyacağınızı bilemediğiniz, konuşmak isteyip de konuşamadığınız…

Hem gözlerinin içine doyasıya bakmayı isteyip, hem de göz göze gelmemek için gözlerinizi sağa-sola çevirdiğiniz bir aşk…

Hiç bir beklenti içerisine girmeden sadece sevip, karşılığı bile olmadan duygularınızın yine de sevmeye devam ettiniz mi? Hesap yapmadan, yarını ne olur demeden, salt duygularla sevmek her insanın harcı değildir. Her yürek de kaldıramaz, taşıyamaz karşılığı olmayan aşkı…

Onun gülümsemesiyle mutlu olduğunuz, üzüntüsüyle üzüldüğünüz, “yemek yedi mi acaba” diye düşündüğünüz sıfır kilometre bir aşkınız oldu mu? Onu saniyelik de olsa görmek için yollarda amaçsız yürünen, aynı otobüse denk gelmek için saatlerce durakta bekleyen, bir sandalye ötenizde oturup da kafanızı çevirip bakılamayan bir aşk yaşadınız mı hiç? Sırf o seviyor diye sevmediğiniz şarkıları dinler, alışkanlıklarınızdan vazgeçer hale gelip, çayı kaç şekerle içtiğine, hangi yemeği ne kadar sevdiğine, bakışıyla ne demek istediğine dikkat ettiğiniz bir aşk geldi mi başınıza? Yazıp yazıp silinen, dile getirmek isteyip söylenemeyen, her görüşte adeta kalbi durduran bir aşk… Her ortamda gözlerinizin O’nu aradığı, bulamadığında yüreğinizin burkulduğu, bulduğunuzda ise dilinizin kilitlenip selam vermeye bile zorlandığınız birisi girdi mi hayatınıza?

Yanınızda olmasa ve hiç olmayacak olsa bile yine de O’nun mutlu olmasını istediğiniz, O’nun mutluluğunu her şeyden üst gördüğünüz birisi ve sadece “O” diye sevdiğiniz, sevdiğiniz için de kusurlarını göz ardı ettiğiniz bir sevdaya tutuldunuz mu hiç?